Sen misin Yuşa’nın boyuna inanmayan? Meğer Haz. Yuşa’dan daha uzunları da varmış. Peygamber bir hadiste Âdem’in boyu hakkında şöyle diyor,
“ Allah Âdem’i kendi suretinde ve en güzel biçimde yarattı. Boyunun uzunluğu da altmış zirâ idi.” 1
Zirâ, ortalama seksen cm. uzunluğunda eski bir uzunluk ölçüsüdür ve altmış zirâlık bir uzunluk kolayca hesaplanabilir. Kırk sekiz metre, başka bir ifade ile Yuşa’nın üç katı!
Başkası söylese yine inanmazdım ama şimdi iş değişti. Peygamber yine yanlış anlaşılıyor, başka bir şey anlatmak istiyor olabilir.
Başkası söylese yine inanmazdım ama şimdi iş değişti. Peygamber yine yanlış anlaşılıyor, başka bir şey anlatmak istiyor olabilir.
*
Kırk sekiz metre boyunda bir insan! Yani on beş katlı bir apartman yüksekliğinde. Geleceği inşa eden ve geçmişi karıştıran bir bilimin önünde bunu söylemek artık eskisi kadar kolay değildir. Buna inananların sayısı gün geçtikçe azalmakta, artık sorgulayanların sesleri yükselmektedir.
Sorgulayanların biri de rahmetli Turan Dursun’dur ve Tanrının biçiminden söz ettiği bir yazısında bu inanışı şu cümlelerle eleştirir.
Sorgulayanların biri de rahmetli Turan Dursun’dur ve Tanrının biçiminden söz ettiği bir yazısında bu inanışı şu cümlelerle eleştirir.
“ Bir insanın, Âdem de olsa 45-50 metre boyunda olamayacağı açık. Yani gerçek anlamıyla bilimin hiçbir dalı bunu kabul etmez. Kuranı, hadisleri, kısacası dini bilimle bağdaştırma çabaları da boşuna bir çabadır.” 2
Acaba Peygamber kendisi de inanır mıydı Âdem’in gerçekten elli metre boyunda olduğuna? Yoksa böyle bir şey söylemedi de uydurma mı?
“ Bu gece rüyamda her zaman gelen iki melek geldi. (Cebrâil ile Mikâil) Bunlarla beraber gittik. Nihayet uzun boylu bir kişinin yanına vardık. Semâya doğru yükselen boyunun uzunluğundan, onun başını göremeyecek gibi oldum. O uzun boylu zât, Allah’ın sevgili dostu İbrahim’dir.” 3
Neler söylüyor Peygamber? Ben daha Âdem’in boyunu anlamamışken O Âdemden daha da uzun birinin olduğundan söz ediyor, Haz. İbrahim’den! Boyunun uzunluğundan neredeyse başını göremeyecektim diyor! Demek ki hadisler uydurma değil. Peki ne demek istiyor olabilir?
Ne demek istediğini Kabe’nin yapılışını anlatırken açıklıyor,
“ Kâbe’yi, İbrahim ile oğlu İsmail yükselttiler. İsmail taş getirirdi, İbrahim de bina ederdi. Nihayet duvarlar yükseldiğinde, İsmail bugün hâla ziyaret edilen malum taşı getirdi. İbrahim de onu ayağının altına iskele olarak koydu. Üzerinde inşaata devam eyledi.” 4
“ Kâbe’yi, İbrahim ile oğlu İsmail yükselttiler. İsmail taş getirirdi, İbrahim de bina ederdi. Nihayet duvarlar yükseldiğinde, İsmail bugün hâla ziyaret edilen malum taşı getirdi. İbrahim de onu ayağının altına iskele olarak koydu. Üzerinde inşaata devam eyledi.” 4
Haz. İbrahim’in ayakları altına konulan malum iskele taşı o günden beri “İbrahim’in makamı”olarak kutsal bilinmekte ve ziyaret edilmektedir. Ancak dikkatimi çeken bir şey var! Haz. İbrahim’in boyundan bahsederken neredeyse onun başını göremeyecektim diyen Son Peygamber, başka bir yerde aynı Haz. İbrahim’in Kabe’yi yaparken üç metreye bile yetişemediğini ve malum taşı iskele olarak kullanmak zorunda kaldığını anlatmaktadır. Yoksa ilk söylediğini unuttu mu?
Hayır, Peygamberin anlatmak istediği anlayışlarımızdır. Başı ile gökyüzüne doğru yücelen Haz. İbrahim’in ayakları ve kolları ile Kabe’nin duvarlarına bile yetişemediğini görünce anlarsınız ki, boyumuz bizim Allah hakkındaki anlayışımızdır.
Makamdaki taş maddesiyle Haz. İbrahim’in gerçek boyunu, manası ile de Haz. İbrahim’in Allah anlayışını anlatmaktadır.
Böyle olmasaydı Kabe duvarına gömülü kara taş için,
“- Bilirim ki sadece kara bir taşsın! Peygamberin öptüğünü görmeseydim, seni asla öpmezdim.” 5 diyen Haz. Ömer, Haz. İbrahim’in ayakları altına konan bu iskele taşı için,
“- Ey Allah’ın resulü, keşke hepimiz bu makamda namaz kılıyor olsaydık!” 6 der miydi?
Makamdaki taş maddesiyle Haz. İbrahim’in gerçek boyunu, manası ile de Haz. İbrahim’in Allah anlayışını anlatmaktadır.
Böyle olmasaydı Kabe duvarına gömülü kara taş için,
“- Bilirim ki sadece kara bir taşsın! Peygamberin öptüğünü görmeseydim, seni asla öpmezdim.” 5 diyen Haz. Ömer, Haz. İbrahim’in ayakları altına konan bu iskele taşı için,
“- Ey Allah’ın resulü, keşke hepimiz bu makamda namaz kılıyor olsaydık!” 6 der miydi?
Nitekim Kuran Haz. Ömer’in bu duasını şu ayetle tasdik etmiştir.
“ Biz Kâbe’yi insanlar için toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim’in makamından bir namaz yeri edinin. Bakara 2/125”
“ Biz Kâbe’yi insanlar için toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim’in makamından bir namaz yeri edinin. Bakara 2/125”
Toplanma yeri ve İbrahim’in makamından bir namaz yeri? Toplanma yeri neresi, o makam hangi makamdır? Kabe’de namaz kılanlara sormak isterdim,
İskele taşının yanında mı kıldınız, yoksa İbrahim’in makamında mı..?
İskele taşının yanında mı kıldınız, yoksa İbrahim’in makamında mı..?
*
Artık Haz. Yuşa’nın boyunu garipsemiyorum ama, yine de hâlâ anlamadığım bazı gariplikler var. Mesela Haz. Âdem’in boyu niçin daha az veya daha çok değil de 60 zirâ? Peygamber niçin anlamadığımız bir dilde konuşuyor? Yoksa yaşadığı günlerde böyle konuşuluyordu da bugün biz mi anlamıyoruz? İşte doğru bir yorum;
“ Dil, bir toplumun yaşam tecrübesinin ve anlayışının sözlü ifadesi, din ise bu anlayışın zirvesine ulaştığı düşünülen peygamberlerin aktarmaya çalıştıkları bir anlayış biçimidir.
Peygamberler din denilen bu yüksek anlayışı yerleştirmeye çalışırken özel bir insanı değil, herkesi muhatap almak zorundaydılar. Oysa ki halkın anlayışı hep aynı değildir. Cana kıyma, hırsızlık yapma, yalan söyleme dendiğinde herkes kolayca anlıyordu ama, Allah, cennet ve cehennem dendiğinde iş zorlaşıyor, bir takım benzetmeler getirmek kaçınılmaz oluyordu. Çünkü normal bir insan aklı, tecrübelerin dışında kalan bir bilgiyi anlamıyordu. Din dili bu nedenle doğdu.
Allah ve din hakkında söylenenlerin çoğu yerde sembolik olduğunu unutmamak gerekir. Dolayısıyla, kitapların veya peygamberlerin bir sözünü sadece görünen manasıyla ele alır, sembolik olması ihtimalini göz ardı edersek hata yapmış oluruz. Din dilindeki anlaşmazlığın nedeni de zaten budur.” 7
Peygamberler din denilen bu yüksek anlayışı yerleştirmeye çalışırken özel bir insanı değil, herkesi muhatap almak zorundaydılar. Oysa ki halkın anlayışı hep aynı değildir. Cana kıyma, hırsızlık yapma, yalan söyleme dendiğinde herkes kolayca anlıyordu ama, Allah, cennet ve cehennem dendiğinde iş zorlaşıyor, bir takım benzetmeler getirmek kaçınılmaz oluyordu. Çünkü normal bir insan aklı, tecrübelerin dışında kalan bir bilgiyi anlamıyordu. Din dili bu nedenle doğdu.
Allah ve din hakkında söylenenlerin çoğu yerde sembolik olduğunu unutmamak gerekir. Dolayısıyla, kitapların veya peygamberlerin bir sözünü sadece görünen manasıyla ele alır, sembolik olması ihtimalini göz ardı edersek hata yapmış oluruz. Din dilindeki anlaşmazlığın nedeni de zaten budur.” 7
*
Anlaşıldı yol çok uzun ve ben kovaladıkça görünmez Allah kaçacak. Bırak kaçsın. Ben önce şu Âdemi bir yakalayayım da sorayım, boyu gerçekten 60 zira mıymış?
Öyleyse bile, neden daha az veya daha çok değil de 60 zirâ?
***
Dip not Eser Yazar Yayınevi / Baskı yılı Cilt Sayfa
1 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1981 9 76
2 Din Bu 1 Turan Dursun Kaynak / 1990 1 154
3 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1981 9 110
4 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1981 9 126
5 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1982 6 107
6 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Ahmed Naim Diyanet İşleri / 1981 2 346
7 Kuran ve Sünnet Üzerine Hikmet Zeyveli Bilgi Vakfı / 1996 Tek kitap 36
***
Dip not Eser Yazar Yayınevi / Baskı yılı Cilt Sayfa
1 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1981 9 76
2 Din Bu 1 Turan Dursun Kaynak / 1990 1 154
3 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1981 9 110
4 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1981 9 126
5 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Kamil Miras Diyanet İşleri / 1982 6 107
6 Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Z.Zebidi - Ahmed Naim Diyanet İşleri / 1981 2 346
7 Kuran ve Sünnet Üzerine Hikmet Zeyveli Bilgi Vakfı / 1996 Tek kitap 36
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder